TUNCELİ'DE GEZİLECEK YERLER

 

Tunceli Munzur üniversitesinde okuyan yakın arkadaşım Agitin ısrarı ile  1  mayıs işçi bayramı resmi tatilini fırsat bilip, iki günlüğüne Tunceli’ye gidiyorum.
 
Tunceli  yolculuğum Ergani’den başlıyor. Elâzığ Fırat Birlik otobüsleri ile önce Elâzığ’a, oradan da dolmuşla Tunceli'ye  gitmeyi planlıyorum. Tunceli de  okuyan arkadaşım Agit’in tavsiyesi de bu  yönde; çünkü Ergani’den Tunceli’ye direk otobüs yolculuğu baya uzun sürüyormuş.

Tunceli’ye yolculuk tarihi gelip çatıyor .Uzun süredir Diyarbakır’dan bir yerlere gitmemiştim; Tunceli gezimin bana iyi geleceğini düşünüyorum. Uzun süredir bir yerlere gitmemenin heyecanıyla başlıyor yolculuğumuz. Ergani’nin düzlüklerinden Elâzığ Maden'in sarp dağlarına  doğru yol alıyoruz. Maden Ergani ilçemize çok yakın, yarım saat sürmüyor varmamız. Maden ilçesi Hasan Sabbahın Alamut kalesini  andırıyor; bir uçurumun üzerine kurulmuş gibi geliyor insana . Madende yaşayanlar adına endişe kapılıyorum nedense; ya çocuklardan birinin ayağı kayarsa, çocuklar oynarken düşerse diye. Uçurumun tepesine kurulmuş Maden evlerini görünce, çocukların bu sarp coğrafyada top oynayıp oynayamadıkları bile dert oluyor bana. Madeni arkamızda bırakıp Hazar gölüne yaklaşıyoruz. Hazar gölü gerçekten çok büyük. Gölü çevreleyen  dağlarla birleşip görsel bir şölen oluşturmuşlar buraları ziyarete gelen misafirlerine. Gelen misafirler  burayı çok sevmiş olacak ki kalanlar olmuş; gölün etrafını güzel evlerle donatmışlar; yılın belli zamanlarında bu güzel coğrafyada zaman geçirmek için. 

Maden ilçesi
Maden ilçesi


Bir buçuk saatlik yolculuktan sonra Elazığ Hozat garajında iniyorum .Tunceli’ye giden dolmuşlar buradan kalkıyormuş. Yarım saatlik bir bekleyişten sonra Tunceli’ye yolculuğumuz başlıyor. Bir saatlik yolculuktan sonra, Elâzığ Tunceli il sınırını oluşturan Keban Barajı karşılıyor bizi. Bundan sonraki yolculuğumuz feribotla devam ediyor. Feribotla yolun diğer tarafına geçmek çok uzun sürmese de feribot yolculuğu gerçekten çok güzel.Feribot yolculuğu esnasında gözüme bir kısmı sular altında kalmış bir Urartu eseri olan Pertek kalesi çarpıyor. Baraj yapılmadan önce sivri bir kayanın ucundaymış  Pertek kalesi.Barajın bitimiyle ada görünümüne bürünmüş  kale; bu haliyle de kaleyi çok beğeniyorum. Bir çay içimlik süren feribot yolculuğumuzdan sonra Tunceli Pertek ilçesine varıyoruz. Zevkli geçen feribot yolculuğumuzdan sonra Tunceli Pertek yolu çekilmiyor malesef, yol çalışmasından dolayı paldır küldür devam ediyor dolmuş yolculuğumuz. Yeryüzü şekilleri değişmeye başlıyor Tunceli’ye yaklastıkça; doğa yeşile çalmaya başlıyor.Tunceliye hayat veren Munzur ırmağı görünmeye başlıyor.Gün batımına doğru varıyorum Tunceli’ye. Tunceli’de arkadaşımın kaldığı  Atatürk mahallesinde iniyorum. Atatürk Mahallesi Yenişehir olarak geçiyor,Tunceli merkeze biraz uzak burası, şehiriçi ile gidiliyor merkeze buradan. Yer yer yeni binalar yükseliyor Atatürk mahallesinde . Üniversitenin etkisiyle  oluşan mahallerden Atatürk mahallesi. Akşam oluyor artık, arkadaşım Agitin gelmesiyle kaldığı özel yurda geçiyoruz.Tunceli gezimin birinci günü böylelikle son buluyor.
Keban Baraji



 
 
Tunceli gezimizin ikinci günü Tunceli merkezde geçiyor. Tunceli merkez gerçekten çok küçük, doğayla iç içe kültürel değerlerini korumuş durağan şehirlerimizden. Tunceli merkezde ilk  durağımız Seyit Rıza meydanı oluyor. Burası bir toplanma alanı Tunceliler için, basın açıklamaları ve etkinlikler genelde burada yapılıyormuş.Seyit Rıza meydanında 70 yaşlarında açlık grevi yapan bir amcamızı görüyorum; Yaşlı amcamızın bu bilinçte olması şaşırtıyor beni. Meydanda biraz zaman geçirdikten sonra Munzur ırmağını yukarıdan gören bir kafede bir şeyler içiyoruz. Tunceli merkezdeki kafe ve restoranların manzarası gerçekten çok güzel, insana huzur veriyor. Tunceli halkının çoğu alevi; merkezde tek bir cami var sanırım.Öğle  namazımızı burada kılıyoruz arkadaşım Agitle.Cami bahçesinde otururken elinde “Türkiye’de Kapitalizm” kitabıyla camiden çıkan amcamız ilişiyor gözümüze; şaşırıyoruz bu duruma, Tunceli insanı aydın ve politik duruşunu gösteriyor bize her mekanda. Tunceli merkezde ikinci durağımız Cem evi oluyor. Cem evinde görevli kişi Alevi inancı ile ilgili bilgilendiriyor bizi.Tunceli merkezde biraz zaman geçirdikten sonra piknik yapma fikri geliyor Agit'in aklına. Bu fikre sıcak bakıyorum bende; Munzur ırmağının dibinde piknik yapmanın iyi olacağını düşünüyorum. Piknik yeri olarak Ana Fatma Ziyaretinin ilerisinde güzel bir yer olduğunu söylü
yor Agit’in arkadaşı. Piknik hazırlıklarımızı yapıyoruz yavaştan. Munzur ırmağında balık tutmanın da bize iyi hissettireceğini düşünüyorum.Agitle balık malzemesi satan yere gidiyoruz. Balık malzemesi satan abimiz balık avlama yasağı nedeni ile bize balık malzemesi satmıyor; Tunceli insanının bu kadar bilinçli ve duyarlı olması şaşırtıyor beni. Malzeme satan abimiz paranın her zaman her yerde geçmeyeceğini gösteriyor bize bu şehirde.Piknik alanına yürüyerek gidiyoruz. İlk karşılaştığımız şey Ana Fatma ziyareti oluyor.Tunceli Alevileri için burasıda kutsal sayılıyor. Ana Fatma Ziyaretine gelenler dua edip mum dikmişler.Heryerde yakılmış mumları görüyoruz. Ana Fatma ziyaretinden sonra piknik alanına geçiyoruz. Piknik alanı gerçekten çok güzel;Munzur ırmağının gürül gürül akan suyunu seyre dalıyoruz bir an. Munzur ırmağında serinlemek istiyorum biraz;ama suda 10 saniye duramıyorum. Havanın bu kadar sıcak olmasına rağmen Munzur suyunun soğukluğu şaşırtıyor insanı.Tunceli’yi çok sevdim ben; bu şehire farklı bir aidiyet hissettim nedense. Bu durum Tunceli’de bir gün daha kalmama neden oluyor.

Tunceli




Seyit Rıza meydanı
Seyit Rıza Meydanı


Pir Sultan Abdal heykeli
Pir Sultan Abdal heykeli




Cem Evi
Cem Evi





Tuncelideki üçüncü günümde Munzur ırmağına hayat veren Ovacık Gözelerine gidiyoruz.Tunceliden Ovacık Gözelerine  yolculuğumuza  Tunceli’nin doğal güzellikleri içerisinde başlıyoruz yavaştan; İki saatlik yolculuktan sonra Ovacık Gözelerine varıyoruz. Gözeler aklımı başımdan alıyor; hayran kalıyorum buraya. Sizde Ovacık Gözelerini ölmeden görülmesi gereken yerler listenize mutlaka eklemelisiniz. Ovacıkta yağmur yağıyor birden;bu coğrafya daha güzelleşmeye başlıyor yağmur çiselemeleri içinde.Gözeler daha bir coşkun akıyor yağmurun etkisiyle.  Ovacık gözeler gezimizi istemeye isteme bitiriyoruz.


Ovacık gözeler
Ovacık Gözeler





Munzur üniversitesini de görme fırsatımız oldu Tunceli gezimiz sırasında. Munzur Üniversitesi sürekli yeniliyor kendini, yeni yurtlar, fakülteler; öğrenciler için sosyalleşebilecekleri alanlar inşa ediliyor. Doğa ile iç içe yaşamayı isteyenler Munzur üniversitesini tercih edebilirler. Tunceli insanı da çok iyi, okumuş ,aydın, misafirperver ve hoşgörülüler. Tunceli çok küçük bir yer belki; ama  bu şehire üniversite okumaya gelen öğrencilere çok şey katacağını düşünüyorum.

Munzur üniversitesi
Munzur üniversitesi 

Munzur üniversitesi dışardan görünümü



 Beni mutlu eden gezilerimden, Tunceli-Ovacık gezimin    sonuna geliyorum. Bu güzel coğrafyaya bir gün yolunuzun düşmesi   dileği ile;sağlıcakla kalın.


Yorum Gönder

7 Yorumlar

  1. Ben de Tunceli'de okuyorum henüz gidip göremedim böyle anlatımınız çok iyi olmuş teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okul hayatınızda başarılar dilerim.tunceli güzel bir yer bence

      Sil
  2. Ovacık Gözeler gerçekten guzel bende gitmistim daha önce,dediginiz gibi ölmeden gorülmesi gereken yerlerden

    YanıtlaSil
  3. bi katkımız olmuşsa yazınızda ne mutlu bize mahsumcum iyi çalışmalar diliyorum .. gizli kahramanlar ölmez vakti gelince ayakta giderler :P :))

    YanıtlaSil
  4. Tunceli doğası çok guzelmis

    YanıtlaSil